Çocukluğumun az bir kısmı İnegöl de geçmişti, tabi okuldu sınavdı derken İnegölden koptum ve hayatımın 4 te birini geçirdiğim başka iller başka maceralar beni küçüklüğümün en güzel anılarını tekrar yaşamama engel oluyordu.
Okul bitti, iş tamam derken, bu seferde bütün haftanın yorgunluğunu dinlenerek mi geçirmek yoksa gezerek mi geçirmek ikilememinde kalmıştım ki, genelde internette geçirdiğimden ne dinleniyordum nede geziyordum.
2 haftadır biraz değişiklik yapıyorum ve bir yerlere gidiyorum, bu sefer ki durağım İnegöl’e bağlı Cerrah Beldesi.Cerraha küçükken ben abim annem ve ananem gelmiştik, bir akrabanın evinde çay gözleme falan tam hatırlamasamda birşeyler yemiştik.Aklımda kalan tek şey evin önünden dere geçiyordu.Ki o dereyi de buldum 🙂
Fotoğraflarda Cerrahın piknik yerini girişten başlayarak yukarları doğru resimler var, sonra cerrah evlerini çektim, hatta bir kaç video çektim müsait zamanda onları yüklüyeceğim.
Cerrahta az önce anlattığım o evin sokağından geçerken ahşap evlerden muhabbet sesleri geliyordu, çaylı yemekli muhabbet sesleri, resmen küçüklüğüme döndüm, inanılmaz bir huzur verdi, şehrin stresinden iş hayatının stresinden biraz olsun uzaklaşır gibi oldum ama güneşte dolaşmak pek te iyi bir fikir değildi 🙂
Birde bilmiyorum bana mı öle geldi, sokaklarda dolaşırken burnuma kimyon kokusu geldi, kimyon yetişiyor mu bilmem ama öle geldi, hoşuma gitti, pazar sabahı köpekler dolaşıyor, güneş tepede ama yinede keyifliydi.
Umarım fotoğraflarla sizde bu keyifi az da olsa alırsınız.Ben stresten uzaklaşmak için gideceğim yerler listesine Cerrahı ekledim ve sizlere de tavsiye ederim.
Güncelleme 16.10.2016 :
2011 yılında yazdığım yazıma artık biraz ekleme yapma vakti geldi, niye mi, çünkü bu tanıttığım, tarihi ahşap evlerinin resimlerini çektiğim her sokağında bir şekilde emeğim geçti. Bizler doğalgazcıyız ve her sokağına girdik, her evine kutu koyduk, kısacası Cerrah Köyü yada mahallesi benim için bir gezi yerinden çok daha fazlası. Her kahvehanesinde çay içtim, sohbet etmediğim kadar insanıyla sohbet ettim…
Bu yüzden Cerrah için biraz daha özen göstermeliyim. Cerrah’a gelirseniz kahvehanelerinde çay içmeden geçmeyin, bir de Cerrah’ın meşhur olan bir özelliği ise Tost’udur. Evet nasıl ki Ayvalık Tostu meşhur ise, Cerrah Tostu’da bir o kadar meşhurdur, belki sadece İnegöl ve eşrafında bilinse de, benim yazım ve sizlerin deneyimleri sayesinde umarım Ayvalık Tostu kadar meşhur bir Cerrah Tostumuz olur. Peki bu Cerrah Tost’unu nerede yiyebiliriz derseniz, ilki, tam meydanda bulunan büyük çay bahçesidir, ki zaten üzerinde Cerrah Tostu diye tabelası vardır, ikincisi ise Cerrah Merkez Camisinin yanında ki Tostçu Cemal dir. Ben her ikisinden de bolca yedim, ikisinin de lezzeti güzel, o yüzden bu güzel çeşitliliği es geçmeyelim.
Bu güzel mahalle, artık doğalgaz ile çok daha güzel olacak, benim de emeğim olması sebebiyle, hem gururluyum hem de mutlu. Sevgiyle kalın…
Cerrahın piknik alanına girdiğinizde solda bu resimdeki çay bahçesi yer alıyor.Zaten girerken bir serinlik hissediyorsunuz, ağaçların ve akan derelerin serinliği huzur veriyor.Ki bu çay bahçesinde keyif yapan amcalardan da belli oluyor.
Hoşgeldiniz yazan yerin sol kısmında bir çeşme var ve hoşgeldinizin sağında yukardan gelen ve güçlü bir dere var, bir tane araba çıkıyor ama genelde arabalar içeriye değil, başta otopark var oraya çekiliyor.Eğer olurda çekerseniz, çıkmak bir hayli zor olucak, gelen gidenler, ve araçlar çok fazla.
Piknik yapmak isterseniz mekan oldukça geniş, resimde gözüken yerlerden boş bulduğunuz herhangi bir alana yayılabilirsiniz, yada sol tarafta kalan yamaçlara piknik masaları konmuş onlarada oturabilirsiniz.Resme göre sağ tarafta dere bulunmakta, tercih size kalmış 🙂
Cerrah Deresi yaz ayı olduğundan dolayı biraz suyu azalmış, derede bol miktarda kurbağa bulunmakta, balık namına birşeye rastlamadım 🙂 aslında kayalarada baktım belki define işaretine rastlarmıyım diye ama nafile, deremizin suyu az ve bulanık, tam kurbağalara göre 🙂
Bu ve bundan sonraki resimlerde hep Cerrah Deresi var 🙂 enteresan bir durum olursa altına not düşeceğim…
Derenin sağı solu hep yeşillik ağaçlık, derenin kayaları aşındırması sonucu kumullar oluşmuş, resimde görebildiğiniz gibi dere tepe orman her yer.
Dere yukarılara doğru çıkıyor, kıvrıla kıvrıla kimi zaman yukarı çıkıyor kimi zaman düz devam ediyor…
Dere bu bölgede genişliyor, keşke derede kurbağa yerine balık olsa, o zaman çok daha keyifli olurdu, su nerde pisleniyor bilmiyorum ama temiz bir su ve balıkları izlemek çok güzel olurdu…
Bu resimdeki yerden geçerken tırsmadım değil hani, hava sıcak, kafası güzel bir yılanın karşıma çıkması içten bile değil ama nedense kurbağa dışında hiç bir hayvana rastlamadım, ne yengeç ne akrep nede yılan, nerde bu hayvanlar 🙂
Yukarı doğru çıktıkça derenin ilk çıkışını görmeyi istiyordum, kafamda oldukça güzel derin geniş bir şelale var bakalım kafamdaki ile gerçek birbirine benzeyecek mi…
Dere uzadıkça uzuyor bizde yola devam ediyoruz, ilk dereden sonra enteresan birşey olursa yazıcam dedim ama baktım her resme bişeyler gidiyor bende gittim 🙂
Derenin suyu fazlalaştı galiba hedefimize yaklaşıyoruz…
Yukarlara çıktıkça karşıma çıkan bu manzara beni hem şaşırttı hem ürküttü, karşımda baraj kapakları gibi kapaklar vardı, ama kafamdaki şelale olayı nerde diye soruyordum kendime, birde dolaşırken tek başımaydım, hani kıyamet senaryolu filmlerde olur ya, baraj kapakları açılır sular fışkırır falan, bende tam dibine kadar gittim kapakların 🙂
Karşımda kocaman bir kapak var, sular sızıyor, korkuyorum hafiften ama kapağı kaldıran mekanizmayı görünce ki mesleğimde makine mühendisliği hemen incelemeye koyuldum, korku yerine merak sardı 🙂
Sonsuz vida mile bağlı küçük dişliler ve onlara bağlı büyük dişli, en sondada krameyer dişli sistemi ile kapak kaldırma mekanizması yapılmış, hem iş hem seyahat gibi oldu 🙂
Ve nihayet kafamdaki şelale imajını uzaktan görmüştüm, yakınlaşalım bakalım nelerler karşılaşacağız…
Şelaleye yaklaştık az mesafe kaldı tam görüntüyü yakalamaya…
Ve işte sonunda suyun en bol olduğu noktaya geldik, suların toplandığı yer ne kadar bilmiyorum, yukarısına çıkamadım, çıkma girişiminde bulundum ama ormanlık alan dereyle arama girdi ve gittikçe arttı, zaten yılandan falan korkuyorum 🙂 durduk yere macera aramayalım dedim ve cerrah deresinin doğduğu yer olarak burayı ilan ediyorum 🙂 Ne olurdu şu su temiz olsa, belki temizdir ben pis zamanına geldim.Neyse sonuç olarak ilk resimden itibaren başlıyan yolculuğumuz tam ne kadar bilmiyorum 500 – 1000 metre civarı yürümüşümdür tahminen, yolculuk sırasında bol bol kurbağa bira şişesi gördüm, e olcak o kadar 🙂
O kadar kurbağalardan bahsettik bir tane kurbağa resmi koymazsam olmazdı, bu resimdeki yeşil kurbağa ki resimde seyyahcelebi yazısının hemen üstünde kalıyor, yaklaşık elimin açık hali kadar vardı, etrafta gördüğüm küçük kurbağaların en büyüğüydü, hatta bu kurbağayla bir de video çektim, sonuç olarak oldukça büyük bir kurbağaydı…
Bu resimdede derede yün yıkayan kadın var, dere hakkında soru sorduğumda bilmiyoruz falan dediler, herhalde çekindiler benden 🙂 bence haklılarda 190 boy, elde makine, ıssız bir dere tek başlarına bir anda çıkmış birisi geliyor 🙂
Dereyi az önceki resimlerle bitirdik, bu resimde derenin beldenin merkezine kadar geldiğini görüyoruz…
Cerrahın merkezinde Aile çay bahçesi bulunmakta, tabi bence mesire yerindeki keyfi asla veremesede, yine de güzel
Cerrah meydanına ait görüntü ve Cerrah Camisi
Bu resimde enteresan şey ise, bu suyun değerlendirilmemesi, böyle dereler sular gördükçe aklıma bir yabancının su sözleri geliyor , yabancı köylerdeki suları görmüş ve demiş ki ” Bu sular akar akar, Türklerde bakar bakar” bence haklı, suyu elimle yokladım ve debisi oldukça güzel, yine videosunuda çektim ve, bu suyun tam altına küçük küçük çarklar konarak elektrik elde etmeyi çok isterdim, hatta üşenmeyip ne kadar elektrik elde edilir hesaplayasım bile var, bu su akışı yaklaşık 5-10 metre var, bence bu potansiyel değerlendirilmeli…
Ve bu resimle birlikte Cerrah Evlerini göstermeye başladık, bunu takip eden 17 resimde sokakları göreceksiniz, dar sokaklardaki ahşap kerpiç evleri sessizliği sakinliği huzuru göreceksiniz, iyi seyirler…
Cerrahı, deresi, piknik yeri, evleri ile tanıtmaya çalıştım, amatörce çektiğim fotolarla ne kadar yansıtabildim bilemiyorum, ama benim için mazisi olan bir yeri yıllar sonra gezmek bana keyif ve huzur verdi.Küçüklüğüme geri döndüm, sokaklarda dolaşırken acaba bu insanlar mı hayatı doğru algılamış diye düşündüm, yetinmesini bilen insanlar, doğal besleniyorlar, temiz havaları var, stresleri yok, gürültü yok, acaba onların tercihlerimi diye düşünmeden edemedim…
Cerrahı tanıttık ama nasıl gelinir ne yenir ne içilir bahsetmedik, Cerraha özel arabanızla Bursa merkezden 1 saatte bakına bakına gelebiliyorsunuz, ama otobüslerle gelicekseniz, önce İnegöle gelip, inegölden cerrah minibüslerine binerek ulaşabilirsiniz, ama kaç paradır yada hangi saatler kalkıyor pek bir fikrim yok.
Cerrahta marketler var, ekmek su kola ne isterseniz alabilirsiniz, piknik yerinde sürekli olarak duran yiyecek içecek satan kimseler yok sanırım, ama dediğim gibi piknik yerinden 5 dakika mesafede cerrah merkezde marketlerden ne isteğiniz varsa alabilirsiniz.
Umarım dilimiz döndüğünce Cerrahı tanıtabilmişizdir.Güneş tepedeyken dolaşmak kolay olmadı, hafiften güneşte çarptı sanırım ama yinede keyif aldım.
Umarım herkes benim gibi keyif alır.İyi eğlenceler…
5 comments